29 Aralık 2016 Perşembe

Yakin Zamanda Okuduklarim #2

En son okudugum kitaplarin listesini yaptiktan sonra, yeni kitaplar da okudum. Onlari da buraya yazma ihtiyaci hissediyorum.


Ismet Inonu: Necdet Ugur'un yazdigi bir kitap. Kendisinin Inonu anilari ve Inonu'nun dogrudan anlattigi anilar yer almakta. Kafamdaki Inonu profiline benzer bi yonu var Inonu'nun. Yani cok ekstrem saskinlik yasamadim. Ataturk'un Serbest Firka'yi kurduktan sonra iktidari kaybedeceginden korkmasi beni cok sasirtti. Demek ki zihniyet o zaman da ayni olmasina ragmen Ataturk bile bu ulkede iktidar olamazmis demokrasiyle. Inonu hakkinda Sevket Sureyya Aydemir'in ikinci adam 3 ciltlik serisini de okuyacagim. Size de onereyim. Salkim Hanim'in Taneleri filmi de o zamanki varlik vergisi hakkinda cok carpici bir film.

Le Petit Prince: Turkcesi, Kucuk Prens. Kitap Fuari'nda gorup almistim. Zaten kitabin neredeyse tamamini metrobuste okudum denebilir. 110 sayfalik bir kitap. Ana karakter Kucuk Prens ve O'nun insanlarin davranislarini kendi dunyasinda yorumladigi ve genelde anlamlandiramadigi bir kitap. Kisisel cikarlarimizin ve hayat mucadelesi denen zirvanin insanlari nasil kotu bireyler haline getirdigini cok guzel goruyorsunuz. Acikcasi hayatimda sik sik geriye donup okuyacagim bir eser.

Sikiyonetim: Albert Camus'un eseri. Diyaloglar halinde yazilmis bir kitap. Kitaptaki hikaye Cadiz sehrinde geciyor. Ortacag'da Ispanya'yi kavuran Veba hastaliginin etkisi siyasi bir sekilde anlatilmis. Veba bu kitapta kisilestirilerek diktatoryel bir rejim haline getirilmis. Su anda bizim icinde bulundugumuz ulke hakkinda cok iyi bir cikarim yapilabilecek bir kitap. Bu arada teror olaylari sonrasi klise sekilde olayi sadece lanetleyenlere karsi soylenen "Insanlar yillarca vebayi lanetledi ama cozum asiydi" sozu de muazzam bir tespit bana gore.

Hasta Toplumlar: Robert Edgerton kitabi. Eski caglarda toplumlarin nasil ilkel yasadigini bircok arastirmacinin kaynaklarina dayanarak anlatilan kitap. Gunumuzde yasayan insanin aslinda en modern sekilde yasadigi gorulebilir. Ozellikle kadina karsi kullanilan siddet ve onlari ikinci sinif vatandasi olarak gorme cok talihsiz. Zulu Kralligi'nin lideri Shaka sanirim Hitler'le birlikte tarihin gordugu en vahsi kisiymis. Cin'de yapilan iskence turleri, Afrika ve Orta Asya'daki ilkel gelenekler sizi soke edecektir. Ozellikle olen kocalarinin arkasindan kendini tereddutsuz atese atan kadinlar ve onu buna zaman zaman zorlayan toplumlar hakkinda nasil bir dusunce sistemi gelistirmem gerekiyor bilmiyorum. Sanirim, bilimin gelismesine saygi duymaktan baska bir sey elden gelmiyor. Noroloji, psikoloji, felsefe ve diger bircok alanin gelismesi bu sacmaliga son verdirtmis. Yine de insanin irrasyonel bir varlik oldugunu dusunursek bu sacmaliklar ilkel kabilelerde surmeye devam edecek.

Mutsuz Olmak: Wilhelm Schmid'in eseri. 10 bolumden olusuyor ve aslinda mutsuzlugun da hayatin bir parcasi oldugu uzerine yazilmis faydali bir psikolojik eser. Kisisel Gelisim'den tamamen alakasiz oldugunu belirteyim. Icindeki seni ortaya cikar tarzi icibos cikarimdansa, her anin ayri ayri nasil kavranabilecegi ve buna nasil bir reaksiyon vermeniz gerektigini cok iyi anliyorsunuz. Kesinlikle oneririm.

Kizilbas Turkler: Tarih'te alevilere karsi uygulanan ayrimciliginin sebeplerine inen ve bircok seyin aslinda temelsiz oldugunu gosteren Nihat Cetinkaya kitabi. Yarisina kadar okuyup sikildim; cunku islami isim ve soyisim gormekten gina geldi. Toplumun her kosesinde her gun gordugumuz Arabi seyler gercekten bir sey katmiyor bana da. Yine de Cahiliye Devri'yle baslayan hashasi ve emevi ayrimini cok iyi anlatiyor. Emevi ve Abbasi'lerin Turk'lere yaptigi zulumu ogrenmis oldum. Zulumden kastim da ISID gibi vahsi seyler. Sebepsizce kafalari kesilen binlerce Turk ornegin. Anadolu'ya girmeden once Horasan'dan geldigimizi de bilmiyordum. Bu ve bunun gibi detaylar icin okunabilir ve size eglenceli gelebilir. Ilerleyen zamanlarda kaldigim yerden devam edecegim ama su an sikildim okurken. Bir de kitabin kapagi kesinlikle bir kitap icin cok onemli. Can Yayinlari'nin sadece basimlarina bayiliyorum bu yuzden. Bu kitabin kapaginda bile varosluk goze carpiyordu.

Karamazov Kardesler: Dostoyevski'nin kitabi. 2012'de almistim ama 100 sayfa okuyup sikilmistim. Daha dogrusu icimdeki sikintilar agir basmis ve kitabi okumayi birakmistim. Simdi tekrar basladim ve ozellikle son 600 sayfayi 4-5 gunde okudum. Rusya'da 19.yy basinda bir aileyi goruyoruz bu kitapta. Fyodor Ivanovic ve 3 cocugunun hikayesi. Spoiler vermek istemiyorum, bu yuzden icerikle ilgili bir seyler yazmayacagim ama kisilerin karakter analizi sanirim insanlik tarihinde daha iyi yapilamayacak. Insan psikolojisini derinlemesine bu kadar iyi anlatan bir isim de gelmeyecek. Kafamda bir kitap fikri var, buyuk ihtimal yayinlanmaz ama en azindan kendim de okuyabilirim ve burada izleyecegim yol kesinlikle Dostoyevski'nin yolu. Bu kitapla ilgili en ilginc hissiyatlarimdan biri de Rusya'nin karli kisinda resmen sokaklarin icinde yer aldigimi hissedisim. Kesinlikle filmi cekilmemeli bu eserin. 1958 yapimi bir film var ama 21.yy'da yapimcilarin bu eseri yayinlamamalari esere golge dusurmemis simdilik. Her olagandisi durumu filme alan Abd'den boyle bi yazar ciksa sanirim IMDB listelerinde bir degisiklik yaratirdi. Kitaptaki 3 kardeslerden biri olan Alyosa karakterini Dostoyevski gercek hayatta 3 yasinda kaybettigi ogluymus gibi anlatmis. Zaten, kitabin gectigi butun hengamede tek akli basinda kisi Alyosa olsa gerek. Kesinlikle oneriyorum bu kitabi. Gelmis gecmis en iyi kitap demem icin en azindan 100 tane temel eser okumam gerekiyor ama eminim ki bundan iyi yazilan bir kitap olmadi ve olmayacak.

24 Aralık 2016 Cumartesi

Alpha Male'in Bana Hissettirdikleri

Alpha Male, Royksopp'un 2005 cikisli The Understanding albumunden bir parca. Kanimca en iyi Royksopp parcalarindan birisi. Bu yaziyi yazarken odamda karanlik ve soguk bir ortamda bu sarkiyi aniden dinleme istegim olusmustu. Sarkinin buyuleyici etkisi karsisinda hislerimi kaleme dokmek istedim; cunku ne zaman bu sarkiyi dinlesem icimden bu hisleri yazmak gelirdi ama useniyordum.



Oncelikle Alpha Male, Alfa erkegi demek Ingilizce bilmeyenler icin. Alfa Erkegi de toplumda baskin olan, one cikan erkek olarak nitelendirilebilir. Zaten alfa, Yunan Alfabesi'nin ilk harfi oldugundan, bu terime de alfa denmesi surpriz degil. Sarkinin adinin neden Alpha Male olduguna dair ise internetten arastirinca YouTube yorumuna rastladim. Ama mantikli geldi. Soyle diyor:

a: why the song title is alpha male? whats the relation of the music with an alpha male?
(Sarkinin adi neden alfa erkegi? Muzigin Alfa Erkegiyle iliskisi nedir?)

b: they (royksopp) called it alpha male because they saw the life of a wolf in it.
(Ismini alfa erkegi kodular cunku icinde bir kurtun yasamini gorduler)
that's why the music gets; fuller and wilder after a few minutes.
(Bu yuzden birkac dakikadan sonra muzik daha dolu ve vahsi oluyor)
at the end the song slows down, that's their interpretation of the wolf gettin older and tired....
the alpha male has an hectic life, so to speak...
(En sonda, muzik yavasliyor, bu da kurtun yaslanmasi ve yorulmasi olarak yorumlanabilir... Tabiri caizse alfa erkegi atesli bir hayata sahip)

Bu sarkinin bana hissettirdiklerine gelecek olursak, kesinlikle cocukluguma donusumu hissediyorum. Hatta sene olarak 1998 veya 1999 bile diyebilirim. Mekan olarak da kendimi ailemle birlikte arabayla Tekirdag'a giderken hayal ediyorum. Dedem, anneannem ve diger akrabalarimizla koyde biraraya geldigimiz zamanlar. Yolda gunesin batisini goruyorum. Gokyuzu turuncu. Hatta 3 ay yazin orada yasardim. Anneannem koydeki evin bahcesinde bana hamak kurardi, orada yatardim. Kuyuya su doldurup icinde oynardim. Incir, dut, uzum, elma, armut, nar agaclarindan meyveler yerdim. Ya da ara ara gundondu tarlalarina gidiyorduk. Traktore sanirim arabadan cok binerdim. Tabii, cevremdeki herkesle mutluydum. Deli gibi top oynardik. Bir de bizim koye ozgu sanirim, kola yerine karasu derlerdi nineler. Kime gitsem karasu verirlerdi. Hayatimda bir sekilde tanidigim insanlarin %95'ini henuz daha tanimamistim. Yine de en sevdigim insanlarin yaklasik %50'sini coktan tanimistim bile. 

Yani mitolojik olarak yapilan cennet tasvirleri benim icin bundan daha iyi bir his yasatamazdi.

Benzer hissiyati California'ya gidince de yasadim. Bunu ama zaten gitmeden hissediyordum. Full House jeneriklerinin ozellikle etkisiyle boyle hissediyordum. Amerikan Kulturu'ne inanilmaz sekilde maruz kalmamizin bir sonucu. Gelecekte bu hissiyati yasamayi planlamak guzel bir duygu. Hatta kafamda su sekilde canlaniyordu. Mezun olduktan sonra 3 sene calisir ve Bati Yakasi'nda bir MBA'e kabul alip oraya yerlesirim diyordum. Stanford veya Berkeley MBA hatta okullar. Bu okullar normalde girmesi zor ama MBA icin bir okula girmek PhD kadar zor degil diye dusunuyorum. Neticede PhD ucretsiz ama MBA'de ucret ediyorsunuz, ise donuk bir program sonucta. Burada da hatta arkadas grubum olacakti ve onlarla mutlu sekilde yasayacaktim. Turkiye'de donen ici bos tartismalar zerre umrumda olmayacakti. Hayatima surekli yeni bilgiler katarak manevi tatminimi de maksimum seviyeye cikaracaktim. 

Fakat, hem ilk hayal fiziken imkansiz hem de ikinci hayal ulasmasi cok zor gozukuyor su anda. Bunun bende yarattigi uzuntu de icimdeki heyecani azaltiyor ve yerini hayalkirikligina birakiyor. Aslinda sarkida 2:20'ye kadar olan duragan kisim benim icin guzel hayalleri simgelerken, sonra baslayan atak kismi yerini uzuntuye birakiyor. Sarkinin sonunda gelen yavaslama ise muhtemelen hayatimin sonlarina dogru yaslilik durumunda - eger yasarsam - yasayacagim pozitif kabullenmeyi simgeliyor; cunku ne olursa olsun hayatin icinde bulunan tecrubeler hayati olusturur. Bunun iyiligi ve kaliteliligi para veya mutlulukla mi olculur yoksa bilgiyle mi net bir cevap verilemez. Yasanan tecrube her zaman bir artidir ve alinan her nefes aslinda tecrubeye denktir. Vucudun kendince yaptigi anlik olan milyonlarca bilimsel olay bile hayatin anidir. Bu sonda bahsettigim mutluluk da iste sarkida huzunle aniliyor. Binaenaleyh, hayata karsi hissettigim duygularin tam tersi yansimasi bu sarkinin akis ritmi. Bu yine de bu sarkinin mukemmelligine golge dusurmuyor.