6 Kasım 2016 Pazar

Gaziantep Gezisi

Tostcu Erol'da Atom Hazirlama Sureci
Gunubirlik Gaziantep gezisi kagit ustunde guzeldi. Oyle de oldu. Ama genellikle yiyecek uzerine kurulu bir plandi. Nevsehir’in dogusuna bir kere Erzincan’a giderek gecmistim. Bu listeye Gaziantep de eklendi. Bu arada Antep’in Istanbul’a 1100 km mesafede oldugunu soylersek arabayla 10 saatte rahatlikla gelinebilir. Instagram'im olmadigi icin, birkac yemek fotografi buraya koymayi tercih ettim. Karninizi aciktirirsam kusura bakmazsiniz artik.

Ilk olarak Tostcu Erol’a gittik. Acikcasi, internette kendi reklamini yaptigini gormustum. Atom tostunu iki kisi paylastik. Cok begendim. Eger Swarm’da check in yaparsaniz soda da ucretsiz oluyor :) Sosyal medyayi bu kadar iyi kullanmak bir ticari basari. Snapchat'ten bile siparis aliyormus. Youtube kanalinda cok abone sahibi olmanin para kazandirdigini da biliyor, ve buradan da videolar yukleyerek isi buyutmek istiyor. Tostu yerken mekanin ufakligiyla gelen musterilerin sayisinin ters orantili olmasi kafamda istemsiz buranin aylik karini hesaplamaya itti. Sonuclar dudak urperten cinstendi :P Gordugum en iyi musteri agirlamayi burada gordum. Istanbul’a sube acmayi dusunmuyormus Tostcu Erol ve bence de su an mantikli bir karar.
Halil Usta'nin Kuslemesi

Ardindan hemen Katmerci Zekeriya Usta’ya gittik. Cok fazla vakitli plan yapmadik; cunku acikcasi tedirginlik de vardi. Isid saldirisi ihtimali bizi korkutuyordu. Carsi’nin icine gelince bile korktuk. Katmercide de bir porsiyon katmeri paylasiriz dedik ama porsiyon bildiginiz mega boyutta geliyor. Ben cok yemeyi severim ama bitiremedim hem de paylasmama ragmen. Lakin, katmer icin internette daha iyi bir lezzet yok gibi yorumlar yapiliyordu. Bunu abarti buldum. Cok begenmedim ve cok agir geldi bana. Kalp krizi tetikleyicisi bir tatliydi. Burada Tripadvisor ve Yelp uygulama afislerinin asilmasi yine muthis bir pazarlama taktigi. Yurtdisindan gelen yabanci turist icin en onemli referans noktasi bu iki uygulama neticede.

Daha sonra Zeugma Muzesi’ne gittik. Muze Kart oldugu icin ucretsiz girdim ve muzeyi begendim. Eserlerin aciklamalarinin yarisi tarihi eser kacakcilarindan nasil kurtarildigina ayrilmis. Sanirim bu bolgede bulunan eser kadar kacirilan eser de var maalesef. Muzede kulaklik almanizi oneririm; cunku %80 eser aciklamasiz ve kulaklikla aciklama var maalesef. 10 TL su anda kulaklik ucreti. Muzedeki eserlere dokunan insanlar da gercekten trajikomik ama artik bu ulke insani hakkinda pek konusmak manali degil, bosa kurek cekmek bu cunku.
Zeugma Muzesi

Ardindan Muze yanindaki Halil Usta’ya gittik. Gittigimiz yol boyunca tabelalar arapcaydi ve resmen Isid kalintili bir mimariye gidiyor gibiydik. Fikirtepe’nin luks kalabilecegi bir muhitteydik. Iceri girince kalabalik sasirtti. Burada bir porsiyon kusleme ve karisik et yedik. Et cok lezzetliydi. Istanbul’dakilerden farkli gercekten. Etin kalitesinin yaninda baharat da vardi etin icinde.

Buradan sehir merkezine yuruduk. Kocak Tatlicisi’na gittik. Genelde rotalar zaten basta dedigim gibi yemekciler uzerinden planlandi ama bu sirada zaten sehri de gorme sansimiz olacakti. Kocak’ta bir tane baklava ve sobiyet yedik. Ben ayrica bir fistik baklavasi yedim, hani tamami yesil olan. Yedigim en guzel tatli buradaydi. Eve de paket yaptirdik. Zaten her gun Istanbul’a ucak gidiyormus kargoyla, oeh dedim. Buranin ardindan, Imam Cagdas’a geldik. Gelmeden once bakircilar carsisi’ndan gectik. Bakir isciligi cok muazzam yetenek istiyor. Lakin kalabalik bolge oldugu icin cok duramadik, patlama ihtimali bizi korkuttu. Imam Cagdas’da Alisan’i gordum, bu hayatima bir sey katmadi tabii ki. Iceride Istanbullu oraninin fazlaligi cok net bir sekilde goze carpiyordu. Bu da otomatik olarak buranin marketing’inden kaynakli insanlar tarafindan tercih edildigi fikrini akla getirdi. Ali Nazik ve Lahmacun yiyecektik ama vucudumuzda yer kalmadigi icin lahmacun ve ayran siparis ettik. Ayran buyuk bir kasede ve minik kepceyle geliyor. O kepceden iciyorsunuz. Lahmacun bana cok ekstrem iyi gelmedi. Buradan da eve tatli goturduk.

Sabah 7 ucagina binip aksam 5 ucagiyla donduk. Bu geziye ekstra olarak Antep Kalesi’ni ziyaret edebilirdik ama tehlikeli olur diye dusunduk. Bakircilar Carsisi’nda ve o civarda daha fazla vakit gecirebilirdik. Toplamda 2-3 saat daha fazla kalabilirdik. Neticede bir gunde tamamlanabilecek bir yer Gaziantep. 
Muazzam Kocak Baklavalari


Buraya gelmeden once insan yiyecekler cok ovulunce ister istemez orgazmik bir zevk bekliyor. Beklentinin yuksek olmasi sizde maalesef normalde lezzetli olan yiyeceklerin hayalkirikligi hissiyati yaratmasina seebep oluyor. Burada yedigim 5 lokanta da aslinda lezzetli yerler ama cok bekledigimi alamadim. Kocak'taki baklava gercekten beklentinin yarattigi baskiya ragmen orgazmikti. Bu arada orgazmik diyorum; cunku cinsel ihtiyaclar gibi karin doyurmak da biyolojik bir talepten doguyor, dolayisiyla dogal. Bunun zevkini yasamanin kotu bir yani yok. Halil Usta'nin eti de cok iyiydi. Tostcu Erol lezzet olarak muazzam degil ama sunumu cok guzeldi ve cok guleryuzluydu. Neticede olarak kocak > halil usta > tostcu erol > imam cagdas > katmerci zekariya usta siralamasi oldu bende. Ama tabii bunlar subjektif degerlendirmeler, benim kisisel zevkim uzerine kurulmus. Katmerci Zekeriya Usta hakkinda halbuki internette tonla guzelleme de var.

Kizlari maalesef guzel degil. Bir de dogu aksani cok net belli oluyor. Sehrin 2/3’u varos. Ama bu az once dedigim gibi Fikirtepe varoslugu degil, daha cok Isid’in gercekten burada teskilatlanacagi kadar dusuk varosluk. Insanlari inanilmaz iyiydi. Gittigimiz her yerde musteriye cok onem veriyolar. Taksicilerle muhabbet de cok eglenceliydi. Hepsi cok iyi insanlardi. Istanbul’un tam tersi. Sanirim burada kalabalik ve trafik insanlari artik zombiye cevirmis. Nefret var sadece. Antep halki Fatma Sahin’den cok net nefret ediyor. Hatta Feto’den filan iceri girer diye uman da cok kisi varmis. Buraya gelmeden once Antepliler kafamda tipik Anadolu Comari olarak canlanirdi ama pek oyle degiller. Yani bir baska onyargimi da yikmis oldum. Hem gereksiz ego, hem de gereksiz yargilamanin yanlis oldugunu bir kez daha yasayarak ogrendim. 

3 Kasım 2016 Perşembe

Carsamba Aksamustu Soylesileri

Aristoteles'in yasaminin 2400.yilina ithafen, Kadikoy'de Tarih - Sanat - Edebiyat Kutuphanesi'nde duzenlenecek bu etkinligi internette tesadufi bir sekilde gordum ve bi arkadasimla gittik. Birincisi bu etkinligi tesadufi sekilde gormem kimin sucu bilemedim, ortada bi suclu olmali mi onu da bilemedim. Lakin, etkinlige yarim saat once gidince fark ettim ki onceden ucretsiz biletleri temin etmek gerekiyormus. Iceride 120 kisilik kapasite vardi fakat disarida da bir o kadar insan vardi. Biz de cam kenarlarina filan oturarak iceri girdik. Tedbirimi alarak gelecek hafta etkinligi icin 2 kisilik bilet aldim ama.

Ioanna Kucuradi’yi daha onceden taniyordum. Ama yayinlarini takip ederek degil de, sevimli nenemiz ve felsefe’nin bu ulkede oncu isimlerinden olarak. 80 yasinda kendisi ve allah uzun omur versin diyelim.

Etkinlik Afisi
Etkinligin ismi afisten de goruldugu uzere “Platon’u Ortacag Gozluklerini Cikararak Okumak”. Hoca burada eserlerin cogunun ortacag’da ikinci elden cevrilerek yanlis anlasildigini belirtiyor. Ikinci elden kastim eseri orjinal dilinden cevirmemek. Gunumuzde de bu sorunun devam ettigini, hatta Almanya’da butun felsefi egitimin bu sekilde oldugunu belirtti. Kendisi bir Rum Turku oldugu icin Eski Yunanca bilgisi cok ust seviyededir, dolayisiyla bu tarz elestirileri en yapmasi gereken kisi oldugu da asikar. 

Menon’la Sokrates’in erdem uzerine tartismasini anlatti hoca. Sokratik Metotlarla Menon’un aslinda erdem tanimini bilmedigini fark ettirdigini soyledi. Aslinda Sokratik Metodu kullanarak gunumuzde bircok tartismadan rahatlikla ustun cikabiliriz ama bu metodu kullanmak icin de kafanin baska seylerle mesgul olmamasi lazim. Ben mesela bu noktada eksik bir durumdayim ve basarili bir Sokratik metot kullanicisi su an olamam.

Platon zamanindan gelen gercekligin 3 sekilde olabilecegi fikrinden bahsedildi. Birincisi zaman ve mekanda varolan gerceklik, ikincisi idealarin gercekligi ve ucuncusu de gercekligin potansiyeli. Yani, atiyorum bir doktora ogrencisinin ileride akademik hoca olmasi gibi. Ya da Turkiye’de bir hayvanat bahcesi mudurunun Tubitak Baskan Yardimcisi olmasi gibi. 

VIP Tribununden Selamlar
Hoca, ayrica fictional karakterlerden korkmanin manasizligi uzerine de cok durdu. Cin, peri vs. aslinda insan uretimi ve bundan korkmanin hickimseye bi faydasi da yok. Burada aslinda dine de bir gizli elestiri vardi. Cocuklar icin dovus oyunlarinin zararindan bahsetti. Harry Potter’la ilgili bir soruda da aslinda kibarca zirva demis oldu bu konu icin. Ben de yakin zamanda Harry Potter, LOTR ve genelde yuksek butceli Amerikan Yapimlarinin kapitalist sistemde yaratilmis, genelde gereksiz urunler oldugunu dusunuyorum. Piyasada alicisi cok fazla oldugundan populerler. Zaten yuksek butceli maliyeti cikarmak icin de piyasada cok alicisi olmali. Hocanin da benimle benzer dusuncede olmasi beni mutlu etti.

Hayali karakterlerden korkmayi anlatirken hoca bir de ornek verdi. Bir kisi kendisini arpa tanesi saniyormus, bu yuzden de tavuk gorunce kaciyormus. Etraftaki insanlar bu kisinin deli olduguna karar vermis, Bu kisiyi hastaneye yatirmislar, tedavi ettirmis ve iyilestirmisler. Doktorla beraber disarida gezerken tavugu goren ayni kisi tavuktan kacmis. Doktor hani iyilesmistin, niye kaciyorsun diyince, tavuk beni hala arpa tanesi saniyor demis :)

Aslinda, zaten hocayi dinlerken cok rahat fark ediyorsunuz, kendisi gercekten bilge bir insan. Bizim ulkede degil 10 bence ilk 3 icinde rahatlikla yer alir. Konusmasindan aslinda bir hazine oldugu acikca ortada oluyor. Tahminimce 15-20 yasinda basladigi felsefe okumalarina 60-65 yildir araliksiz devam ediyor. Bircok dil biliyor. Akil sagligi hala yerinde. Zannediyorum ki bircogumuzun maksimum limiti kendisi olurdu bilgi konusunda. O yuzden bu kisinin dusunceleri de cok onemli. Bir seyi bilmiyorsaniz o konu hakkinda konusmayin diyor. Yine toplumda bilge kesimin sikca dile getirdigi bir tavsiye aslinda. Burada Sokratescilerin zamaninda yaptigi yanlistan da bahsetti. Bir seyi biliyorsam o seyi arastirmama gerek yok; cunku o seyi biliyorum zaten. Bir seyi bilmiyorsam da o seyi arastiramam; cunku o seyi bilmiyorum ve bilmedigim bir seyle ilgili neyi arastiracagimi da bilemem. Buna karsi direkt olarak arastirabiliriz dedi :) 

Albert Camus’un sikiyonetim kitabini onerdi kendisi ayrica. Etkinlik toplam 1.5 saat surdu ve bunun yarisi soru-cevap seklindeydi. Acikcasi ortamda ortalama birisi rahatlikla 100 kitap okumustur. Cok bilgili insanlar vardi. Bu yuzden soru sormaya cekindim. Sorsaydim da, 21.yy’da Platon yasasa fikri yapisi nasil degistirdi diye soracaktim. Ideal Devlet fikri ne sekle gelirdi merak etmiyor degilim. Gerci bircok tarihsel kisinin gunumuzde yasasa bizleri hayalkirikligina ugratacagini dusunuyorum. Ornegin, Mevlana Metrobus’e aksam ayakta binse her gun is cikisi, gercekten Mevlana olur muydu? Bunu ciddi olarak soruyorum. Ayrica, bircok kisi basic Platon bilgilerine sahip olarak gelmisti etkinlige. Bu da cok iyiydi. Sorularda zaman zaman Diyaloglar’dan belirli pasajlar uzerine tartismalar da oldu. 

Etkinlikte soru - cevap olurken olayin siyasete gelecegini tahmin ediyordum tabii ki. Inanc uzerinden cok fazla soru geldi. Genelde din ve islamiyet’e laf atmalar oldu. Hoca, burada inanci sadece dinle sinirlamamak gerektigini fark etti ki bence de cok guzel bir uyariydi. Mesela ben kendimin zeki oldugunu inanabilirim ama bu dogru olmayabilir. Bu da bir inanctir. Hoca da buna benzer bir ornek vermisti. Lakin genel olarak ulke gidisatindan cok mutsuz oldugu ortada kendisinin. Hatta internette bi yazi gordum, yine muhtesem bir ozetlemeydi.

"Yaşamda öyle anlar vardır ki iki değer çatışır. bu duraksatır insanı ama yaşam durmadığı için bir seçim yapmak gerekir. işte trajedi böyle bir şeydir.” 

Su alinti zaten bizim butun ulkeyi ozetliyor bence. Bir tarafta beyni zehirlenmis ve tamamen 7.yy Arabistan dunyasina gore yasayan kitle ve diger tarafta ozgur dusunceye sahip ve gelisimi surdurmek isteyen bir taraf. Bir taraf ulkenin %70’i ve digeri %30’u bence. Demokraside maalesef cogunlugun sesinin dedigi oluyor. Bu maalesef cikmaz nokta. Hoca da bunun farkinda. 

Bu arada, etkinligi duzenleyen Kadikoy Belediyesi’ne tesekkur etmek gerekiyor. 2013’te o kadar onemli bir lokasyona kutuphane kurup bu etkinligi duzenlemek Turkiye icin fazlasiyla utopik. Bunun, Fatih’te filan oldugunu dusunelim. Etkinligi taslarlardi. Hatta hoca da Rum oldugu icin daha kotu seyler de olurdu muhtemelen. Zaten, etkinlik bileti olmayan yaklasik 120 kisi hicbir olay cikarmadi ve ayakta izlediler etkinligi.

Etkinlik cikisinda Kadikoy’de Fornello Pizza’ya gittik. Buyuk boy bir pizza ve icecek 25 TL tutuyor. Acikcasi fena bir mekan degildi, denemenizi tavsiye ederim. Kalan 3 etkinlige de gidecegim, zihnen doyurucu bir etkinlik oluyor gercekten.