2 Temmuz 2017 Pazar

Huzun

Huzun uzerine de duzinelerce tanim yapilabilir. Kimisi kulagini keser, resim yapar, kimisi bunu notalari yansitir, karsimiza klasik muzik cikar, kimisi zircahildir bunu siddette yasar, kimisi huzne kapilip bir imparatorlugu mahvedebilir.

2017 yilinin su saniyelerindeyse benim icin huzun evin terasinda gunes batmakta oldugu anda sanirim Martin L.Gore'un agzindan cikan su sozleri dinlemekten baska bir sey degildi.

well i'm down on my knees again
and i pray to the only one

who has the strength
to bear the pain
to forgive all the things that i've done

oh girl
lead me into your darkness
when this world is trying it's hardest
to leave me unimpressed
just one caress
from you and i'm blessed

when you think you've tried every road
every avenue
take one more look
at what you found old
and in it you'll find something new

i'm shying from the light
i always loved the night
and now you offer me eternal darkness

i have to believe that sin
can make a better man
it's the mood that i am in
that left us back where we began.


27 Haziran 2017 Salı

Trajedi Nasil Yasanir?

Uzun zamandir bloga yazmiyordum, benden baska okuyan olmadigi icin bir nevi gunluk olarak kullanmaya devam etmenin pek mantikli olmayacagini dusunmustum; cunku icimde bir seyler yazma istegi bir suredir kaybolmustu.

Kafami universite yillarinda kurcalamaya devam eden ve en nihayetinde adina trajedi dedigim olaylar silsilesini net bir zemine oturtmak istedim. Istedim ki kendi aklimdaki dusunceleri yaziya dokup hincimi klavyenin tuslarindan cikarayim, beynim bu konuda bosalsin.

Ne Orhan Pamuk vari dogu-bati sentezi, ne de oryantalist bakis acisiyla yasadiklarimi anlamlandirmaya calisiyorum. Cevremde gordugum, kagit uzerinde cok iyi ozgecmisleri olan insanlarin bazi noktalarda neden tikandiklarini veya a priori dogrulari olduklarini anlamiyorum. Daha dogrusu anliyorum, zira ozgur irade yok, hatta Dogan Cuceloglu da bunu yazilarinda belirtirdi, fakat bu mantiksizligi mantikli zemine oturtmak da beni mutlu etmiyor. Varolusun boyle bir gerceklik onume sunmasi afakanlar bastiriyor.

Hepimiz biliyoruz ki Turkiye pro-sunni bir ulke. Ayni zamanla bununla harmanlanmis bir cehalet ulkesi. Dolayisiyla, insanlar ne neye inandigini bilir ne de bunun farkindadir. Az once bahsettigim belirli onkosullarda tikanirlar. Bu da es-dost-arkadas muhabbetlerinde hep karsima cikar durur. Son zamanlarda sik sik karsilastigim icin ofkem bile birikti denebilir. Bu inancin toplumda politik karsiligi da oluyor maalesef. GTA sifresini haber yapan adamlarin el ustunde tutuldugu bir ulke, bu adamlarin Goebbels'e pabuc birakmayacak sekilde propaganda yaptigi bir alan. Bunlarin yansimasinin belirli engelleri olan muhafazakar insanlarda da karsiligi oluyor.

Ornegin, kimse dini kitaplarda ne yazildigini detayli okumamis. Kimse, Sokratik dusunce nedir bilmiyor. Kimse, psikoloji, sosyoloji neden vardir diye sormuyor. Kimse, ulkenin guzelliklerini gorme niyetinde degil. Bunlarin en azindan birini bile yapma niyeti yok insanlarda.

Kucukken, yasca buyuk insanlari gozumde cok buyuturmusum, onun zincirlerini kirdikca cok buyuk bir hayalkirikligi oluyor. Pozitif state of mind felsefesiyle ilgili videolar izlerdim, degerlerimizi korudukca her seye olumlu yonden bakabiliriz diye. Ama, kendi degerlerim ugruna, sirf baskalari uzulmesin diye inanmadigim seyleri savunmali miyim? Bunun siniri nedir? Ornegin, agir kalp hastasi olan babami uzmemek icin, normalde midemi bulandiran ama savunmak zorunda kalacagim seylerle ilgili ne yapmaliyim? Bu ikilemin adi bana gore trajedidir.

Burada teselli edici tek nokta olarak su cikis noktasini buldum. Dogdugumuzdan beri kendi benligimizde yasiyoruz. Her an, yasanan her sey benligimiz tarafindan algilandi ve yorumlandi. Bu surecte, geriye donup bakinca kendimize de kizabiliyoruz. Dolayisiyla, kendimize kizdigimiz su ortamda, baskalarinin fikirleriyle uyusmazlik yasamak ve daha da ileri gidip onlara ofke duymak kabul edilebilir bir durum. Aksiyon alirken bunlari da dusunmemiz gerekecektir.

Trajedi sadece Antik Yunan'dan ismini almaz. Bazi kelimler anlam degisikligine ugrar. Gunumuzde kimse keci turkusu olarak bu ismi kullanmaz. Wikipedia acik olsa oradan Trajedi linkini verirdim, fakat zaman zaman yasadigim bu bogulma ve buna ilaveten gelen yalnizlik hissini ancak yaziya dokerek hafifletebilecegimi dusundum.

Keske, Ibrahim'in Ishak'i kurban etme safsatasina inanma egiliminde olsaydim, uzun vadede daha mutlu olurdum. Keske, bir seyi incelerken neden ve kaynak arama sebeplerine girmeseydim ve gordugum her seyi dogru kabul etseydim. Korkuyorum ki sonum Kierkegaard gibi delirme olmasin. Belki de Kierkegaard da kendisinin boyle olacagini bilse bu kadar dusunme zahmetine girmezdi diye dusunuyorum.
Ikinci trajedi de burada yer aliyor. Insani insan yapan dusunme egilimine bir yerde ara vermeli miyiz? Bu da yazinin en basinda belirttigim durumla celismiyor mu zaten?

13 Ocak 2017 Cuma

Kimler Bir Dine Inaniyor?


Toplumda cok fazla denk geliyorum, o yuzden dusuncelerimi kagida dokmek istedim. Ulkemiz icin klasik %99'u musluman tabiri yaygin bir sekilde kullaniliyor. Bunun bana gore dogru olmadigini dusunuyorum. Isin ilginci kime musluman denir, ya da herhangi bir bolgede bir dine inanan kisi gercekten o dine inanmis olur mu bunu konusmak istiyorum. Sozgelimi, Abd'de yasayan ve kendini hristiyan olarak tanimlayan birisi hristiyan midir?

Internet yayginlastigi icin deep web'e surekli maruz kaliyoruz. Bu da beni maalesef zaman zaman cildirtiyor. En son Selin Sayek Boke'ye cahil diyen muhafazakar kesimi gorunce uzuntu, nefret, kizginlik, kirginlik ve caresizlik hissettigimi hatirliyorum. Sonucunda da sekerim dusmustu. Bu kesimin bir dini gorusu varsa bile ne kadar mesrudur?

20'li yaslardan sonra kendimi kesfetme adina cok fazla asama kaydettigimi biliyorum. Bunu yaparken de evrensel olcude kaliteli kisileri ve eserleri ogreniyor ve ona gore dusuncemi guncelliyordum surekli. Aslinda okudukca ustel bir sekilde olaylardan haz almaya basladim. Bunun keyfini surmeyi devam ettirecegim. Bu surecte tabii ki inanclar konusunda da fikirlerim degisti. Metodolojim degisti diyim daha dogrusu.

Din dedigimiz olguda bana gore felsefe, sosyoloji, psikoloji, biyoloji - ozellikle evrim - hatta mantik, matematik gibi bilimlerden bilgi sahibi olmadan dogru bir karara ulasamayiz. Bunun icin de isim vermem gerekirse, Bertrand Russell, Karl Popper, Socrates, Emile Durkheim, Nietzsche, Schopenhauer, Marx; yerel kisilerden de Halil Inalcik, Ilber Ortayli, Serif Mardin vs. gibi kisilerin dusuncelerini ve eserlerini okumak en dogru sekilde bize sonuca ulastirmada giris rol oynayacaktir. Burada tabii ki hepsinin ayri ayri eserlerini bilmemize gerek yok. Bilsek iyi olur, o ayri. Sadece din konusu uzerinden konusuyorum. 

Butun bunlari okuduktan sonra insanlar din ve inanc uzerine dusunmeye baslayabilir. Ortada bir tartisma yasanirken de tartismanin iki tarafini dinleyip ona gore hangi tarafin hakli olduguna karar veririz mantiken. Din konusunda da hangi dinin dogru oldugunu bilmek icin varolan dinleri incelemek lazim. Burada bir parantez acarak isimizi kolaylastirabilir ve oncelikle dinleri kendi arasinda segmentlere ayirabiliriz. Yani kendi mantigimizla dusunup peygamber denen kavramin dogrulugunu arastirabiliriz. Diyelim ki mantigimiza gore peygamber olmali o zaman peygamber oldugunu iddia eden kisilerin yaymaya calistigi ogretileri okumaliyiz. Bunun icin de varolan butun kutsal kabul edilen eserleri tek tek okuyup, her satiri uzerinde dusunmeliyiz. Ornegin, bir hristiyan eski ve yeni ahit'i okumali ve daha sonra kuran'i okumali ve uzerine detayli dusunmelidir. Her bir cumlenin inis sebebini ve arkaplandaki hikayesini bilmeli ve her bir cumleye sonuna kadar katilmalidir. Zira peygamber tarafindan iletildigini dusundugu eser tanri tarafindan gonderilmistir ve sonsuz tanrinin diyecegi her sey o evrende olabilecek en dogru sozlerdir. Bu asamalardan sonra iste siz birer dindar kisi olursunuz.

Turkiye bazinda dusunursek ben insanlarin oncelikle %99 musluman degil halk kistasina gore degerlendireceksek %92-93'luk kesiminin musluman oldugunu dusunuyorum. Yukarida saydigim metodoloji'ye gore inceleyeceksek de %0.1'lik kesimin musluman oldugunu dusunuyorum. Turkiye, bir musluman ulkesi degil, kendini musluman sanan ama bu konuda tamamen cevresel ve genetik sartlarla yogrulmus dusuncelere maruz kalan bireylerin olusturdugu bir ulkedir. Bunun sosu da cahilliktir. Ama kor cahillik degil okumus cahillik de buna dahildir. 20 kisi basina yilda 1 kitap okunan ulkede bu gibi sonuclar elde etmek anormal olmasa gerek.

Benzer seyler global bazda da dusunulebilir. Buradaki bir musluman icin soyleyecegim seyleri Italya'da yasayan bir hristiyan icin de soyleyebilirim. Zira, insan dogasi geregi irrasyonel bir varlik oldugu icin bu gibi mantiksizlar olacaktir. Basta, bu bende sok etkisi yaratsa da zamanla kaniksadigimi ifade etmek zorundayim.