Internet yayginlastigi icin deep web'e surekli maruz kaliyoruz. Bu da beni maalesef zaman zaman cildirtiyor. En son Selin Sayek Boke'ye cahil diyen muhafazakar kesimi gorunce uzuntu, nefret, kizginlik, kirginlik ve caresizlik hissettigimi hatirliyorum. Sonucunda da sekerim dusmustu. Bu kesimin bir dini gorusu varsa bile ne kadar mesrudur?
20'li yaslardan sonra kendimi kesfetme adina cok fazla asama kaydettigimi biliyorum. Bunu yaparken de evrensel olcude kaliteli kisileri ve eserleri ogreniyor ve ona gore dusuncemi guncelliyordum surekli. Aslinda okudukca ustel bir sekilde olaylardan haz almaya basladim. Bunun keyfini surmeyi devam ettirecegim. Bu surecte tabii ki inanclar konusunda da fikirlerim degisti. Metodolojim degisti diyim daha dogrusu.
Din dedigimiz olguda bana gore felsefe, sosyoloji, psikoloji, biyoloji - ozellikle evrim - hatta mantik, matematik gibi bilimlerden bilgi sahibi olmadan dogru bir karara ulasamayiz. Bunun icin de isim vermem gerekirse, Bertrand Russell, Karl Popper, Socrates, Emile Durkheim, Nietzsche, Schopenhauer, Marx; yerel kisilerden de Halil Inalcik, Ilber Ortayli, Serif Mardin vs. gibi kisilerin dusuncelerini ve eserlerini okumak en dogru sekilde bize sonuca ulastirmada giris rol oynayacaktir. Burada tabii ki hepsinin ayri ayri eserlerini bilmemize gerek yok. Bilsek iyi olur, o ayri. Sadece din konusu uzerinden konusuyorum.
Butun bunlari okuduktan sonra insanlar din ve inanc uzerine dusunmeye baslayabilir. Ortada bir tartisma yasanirken de tartismanin iki tarafini dinleyip ona gore hangi tarafin hakli olduguna karar veririz mantiken. Din konusunda da hangi dinin dogru oldugunu bilmek icin varolan dinleri incelemek lazim. Burada bir parantez acarak isimizi kolaylastirabilir ve oncelikle dinleri kendi arasinda segmentlere ayirabiliriz. Yani kendi mantigimizla dusunup peygamber denen kavramin dogrulugunu arastirabiliriz. Diyelim ki mantigimiza gore peygamber olmali o zaman peygamber oldugunu iddia eden kisilerin yaymaya calistigi ogretileri okumaliyiz. Bunun icin de varolan butun kutsal kabul edilen eserleri tek tek okuyup, her satiri uzerinde dusunmeliyiz. Ornegin, bir hristiyan eski ve yeni ahit'i okumali ve daha sonra kuran'i okumali ve uzerine detayli dusunmelidir. Her bir cumlenin inis sebebini ve arkaplandaki hikayesini bilmeli ve her bir cumleye sonuna kadar katilmalidir. Zira peygamber tarafindan iletildigini dusundugu eser tanri tarafindan gonderilmistir ve sonsuz tanrinin diyecegi her sey o evrende olabilecek en dogru sozlerdir. Bu asamalardan sonra iste siz birer dindar kisi olursunuz.
Turkiye bazinda dusunursek ben insanlarin oncelikle %99 musluman degil halk kistasina gore degerlendireceksek %92-93'luk kesiminin musluman oldugunu dusunuyorum. Yukarida saydigim metodoloji'ye gore inceleyeceksek de %0.1'lik kesimin musluman oldugunu dusunuyorum. Turkiye, bir musluman ulkesi degil, kendini musluman sanan ama bu konuda tamamen cevresel ve genetik sartlarla yogrulmus dusuncelere maruz kalan bireylerin olusturdugu bir ulkedir. Bunun sosu da cahilliktir. Ama kor cahillik degil okumus cahillik de buna dahildir. 20 kisi basina yilda 1 kitap okunan ulkede bu gibi sonuclar elde etmek anormal olmasa gerek.
Benzer seyler global bazda da dusunulebilir. Buradaki bir musluman icin soyleyecegim seyleri Italya'da yasayan bir hristiyan icin de soyleyebilirim. Zira, insan dogasi geregi irrasyonel bir varlik oldugu icin bu gibi mantiksizlar olacaktir. Basta, bu bende sok etkisi yaratsa da zamanla kaniksadigimi ifade etmek zorundayim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder