Bu aralar 3 tane kitap okuyorum. Tabii, Turkiye’de basili kaynak miktarinin az oldugunu fark etmek cok kotu bir tecrube. Okudugum bu kitaplardan ikisini sanal ortamda okumak zorundayim. Bu durumu hic sevmedigim de bir gercek. Yolda okuyorum zaten genelde ama yine de rahatsizim. Neyse, kitaplara gelirsek.
Kurk Mantolu Madonna: Bunu acikcasi okumak aklimda cok uzun vadede vardi. Yani belki 30’larimda filan okurum diyordum. Ama malum yasanan magazin efsanesi benim de bu kitaba yonelmeme sebep oldu. Kuzenin evinde de kitabi gorunce okumaya basladim ve daha sonra kendim gidip aldim. Kitap 159 sayfa ve fiyati 12-13 TL’den fazla olmaz hicbir yerde. O yuzden bir gunde rahatlikla bitirebilirsiniz.
Edebiyat’a, ozellikle Turk Edebiyati’na karsi cok ilgim olmadigi bir gercek ama Eski Turkiye’den :P birileri cok sevilmisse otomatik olarak o kisiler alaninda cok iyi ve muthis cozumleme yetenegine sahiptir diye dusunuyorum. Sabahattin Ali icin de durum boyle. Kitabin hikayesi cok duygusal, spoiler vermek istemiyorum. O yuzden kitapla ilgili detaylara girmicem. Bu arada, bu kitap sarkici Madonna’yi anlatiyor diyen insanin sokaga bile cikmamasi lazim. Ama dun mesela sabah televizyona bakiyorum Renkli Sayfalar diye magazin programi var ve hala insanlarin iliskilerini konusuyolar. Ayrica cok alakasiz uyduda vs. Ucankus Tv var ve 2001’den kalan Pazar Keyfi arsivini yayinliyolar surekli. Hayatimda daha sacma bir sey gormedim demek isterdim ama burasi Turkiye.
Neyse, konudan sapmayayim, Sabahattin Ali hikayeyi kurgularken kafasinda nasil bir yol izlemis olabilir diye dusundum. Muhtemelen genel olaydan baslayip olayi genelden ozele seklinde detaylandirmistir seklinde tahmin ettim. Olaylari kitaptaki kronolojik sekilde kurguladiysa gercekten muthis saygi duyarim. Bu arada kitabi yazarken askerde cadirdaymis ve bir kolu alcidaymis. Ben bu yaziyi yazarken bile ekran karsisinda ellerim agirmaya basliyor. Ayrica, kendisinin hayatini incelidigimizde cok trajik bir olum yasadigini goruyoruz. Kendisinin “hain” oldugunu dusunen arkadasi onu kamyonda yurtdisina kacmaya calisirken olduruyor. Oldurme sekli de basini tasla ezmek. Gerci bu konuda baska spekulasyonlar da var. Bugunlerdeki cahil ve ota boka “hain” diyen “hukumetimizi coh iyi”, “her yer basbakan” diyen tipler o zaman da varmis. Neyse, ulkede bir aydinin oldurulmesi de maalesef yine sasirtmadi. Gelin kabul edelim, biz bir bok cukurunda yasiyoruz.
Neyse, konudan sapmayayim, Sabahattin Ali hikayeyi kurgularken kafasinda nasil bir yol izlemis olabilir diye dusundum. Muhtemelen genel olaydan baslayip olayi genelden ozele seklinde detaylandirmistir seklinde tahmin ettim. Olaylari kitaptaki kronolojik sekilde kurguladiysa gercekten muthis saygi duyarim. Bu arada kitabi yazarken askerde cadirdaymis ve bir kolu alcidaymis. Ben bu yaziyi yazarken bile ekran karsisinda ellerim agirmaya basliyor. Ayrica, kendisinin hayatini incelidigimizde cok trajik bir olum yasadigini goruyoruz. Kendisinin “hain” oldugunu dusunen arkadasi onu kamyonda yurtdisina kacmaya calisirken olduruyor. Oldurme sekli de basini tasla ezmek. Gerci bu konuda baska spekulasyonlar da var. Bugunlerdeki cahil ve ota boka “hain” diyen “hukumetimizi coh iyi”, “her yer basbakan” diyen tipler o zaman da varmis. Neyse, ulkede bir aydinin oldurulmesi de maalesef yine sasirtmadi. Gelin kabul edelim, biz bir bok cukurunda yasiyoruz.
TV Ve Sinemada Kemal Sunal Guldurusu: Bu aslinda bir kitap degil. 130 sayfalik Kemal Sunal’in yuksek lisans tezi. Kendisi liseyi 11 senede bitirmis. Universite okurken de tiyatro ve sinemada calismaktan okumaya vakit ayiramamis. Ama daha sonra inat edip okulu bitirmis. Uzerine de yuksek lisans ve doktora yapip bildiklerini anlatma istegi dogmus. Doktora yaparken vefat ettigi icin en son hazirladigi akademik kaynak bu. Maalesef, kitap haline getirilmemis. Ama bence ailesi bunu kitaplastirabilir. Iyi bir alicisi olacagina eminim. Internetten PDF versiyonunu okudum ben de.
Acikcasi Kemal Sunal kendisinin anlatirken biraz egoistce yazmis yuksek lisansi. Sonra yaptigi bir roportaji okudum ve buna emin oldum. Bu biraz itici bir durum bence. Ben kendisi kadar meshur olsam ve sevilsem bu kadar egoist olmazdim diye dusunuyorum. Sener Sen, boyle birisi degil bence. Bu tez, ulkede ve dunyada gulduru tarihini anlatarak basliyor. Sonra, Sunal’in filmlerini ve oyuncu listesini goruyoruz. Turkiye’deki siyasal ortamin - 70’ten 90’a kadar - Kemal Sunal filmlerinin sevilmesi uzerine etkisi anlatilmis. En sonunda da unlu kisilerin Sunal hakkinda gorusleri var. Emre Kongar’in dusuncelerini okumanizi oneririm en azindan.
Bu tezi okurken fark ettigim bir sey de Sunal’in telif anlasmalarinda bir hakka sahip olmamasi. Daha dogrusu, oynadigi filmlerin telif hakki alinamamis zamaninda ve kendisi bu yuzden trilyoner olacakken cebine para gecmemis. Bugun bile uyduda hala Youtube’dan Kemal Sunal filmlerini 24 saat yayinlayan onlarca kanal var. Natuk Baytan ekolundeki Sunal filmleri benim en sevdiklerim ayrica. Bu arada, Google’a Natuk Baytan yazdiktan sonra cikan ilk seyin “Natuk Baytan Ermeni” olmasi da trajikomik.
Karl Popper: Bryan Magee’nin Karl Popper’i anlattigi kitabi. Bu da 100 sayfalik bir kitap aslinda. Popper’in rasyonel temellerini Bryan Magee anlatmis. Karl Popper’in Celal Sengor’un fikirlerini de buyuk olcude etkiledigi cok acik. Bilimde yanlislanabilirlik ilkesi uzerinde cok duruluyor. Henuz basindayim ama 2-3 gune bitiririm diye dusunuyorum. Bu arada maalesef bu mini kitap da basili halde yok ve PDF halini okumak zorunda kaliyorsunuz. En azindan Turkce’ye cevrilmis. Felsefi metinleri ingilizce okumak cok cok zor bir sey bence. %100 anlatilani her zaman anlamak kolay olmuyor.
Bu okumalardan sonra su an kafamda net bir sey yok. Arkadasimin bana gonderdigi Psikoloji okumalarina bakicam. Turan Dursun’un Kulleteyn kitabini okuyacagim. Umarim basili halini bulabilirim.
Son olarak Fehmi Paradox’unu okumanizi oneririm. Bu konuda baska zaman yazarim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder