5 Ekim 2016 Çarşamba

Universite Hayatim Uzerine

Oncelikle bu kisisel bir blog oldugu icin nihai amacim gunluk gibi kullanmak burayi ve bu yazinin ogretici bir yaninin olmamasinin pek umrumda olmadigini belirteyim. Ayrica, yukaridaki baslikta yazan yazinin kaynagi su. Parantez icinde hayatimda en anlam veremedigim olaylar silsilesi Adnan Hoca ve kendisinin etkiledigi muritler. 

Universite’de hazirlik gec baslamisti bizim ve vakit gecirmek icin House MD  izlemistim. Simdi klasik bos zaman aktivitesi olarak House - Best Scenes tarzi videolar izleyince bir anda kendimi sorgular buldum. Universitede ne bekliyordum, ne buldum, okula ne verdim, karsiliginda ne aldim, su an nerdeyim, ne olacagim vs. gibi trilyon tane aklima soru geldi. Ben de gecenin verdigi esrarengiz bir ilhamla yazmak istedim. Hayir hayir, bipolar - manik depresif - degilim, ya da oyle miyim?

Efendim ilkokul ve ortaokul zamani universite mezunlarini bitirdikleri alanlarda muazzam bilgili kisiler olduklarini saniyordum. Buyudukce tabii vasatligin insanligin uzerine yapisan bir leke oldugunu fark ettim. Lise 2 sonuna kadar egitim benim icin yavan bir aktiviteydi. Lise 2’de sinifta kalmanin esiginden donmek hayatima hirs denen olguyu soktu. Evet, hirslanmistim. Sonrasi kendimce cok calismanin urunu ama ayni zamanda bende buyuk beklentiler de yaratan bir donemdi. Cocuklugumda yasadigim kendimce buyuk kabuslari asmak icin bir cikis kapisiydi. Ve isin ilginci kagit ustunde gayet iyiydim. Ama oyle bir ulkedeyiz ki hakikaten tek sinavla universite hayatinin belirlenmesi korkunc geliyor su anda dusununce. O zaman da korkunctu ama el mahkum, calismak zorundasin. 

O zaman o kadar cok calisiyordum ki, bilen bilir selam :P, her seyi omurilige attigimi hatirliyorum. Heyecanli biri oldugum icin sinav aninda sacmalik basima gelebilir diye dusunurdum ve omuriligimle cozeyim sorulari derdim. Acikcasi, istedigim sonucu alamadim kendimce ama worst case scenario da yasamadim. Hatta, disaridan bircok kisiye gore sonucum cok iyiydi. Maalesef, kucuklugumden kalan mukemmeliyetcilik oyununu oynuyorum kendi icimde. Ilk tercihime giremedigim her sonuc basarisizlikti kendi icimde. Ki giremedim de. Bu bende anlamsiz bir sekilde yikim da yaratti sonralari, bunu beklemiyordum ama. Aslinda hirs oldugum icin, en azindan hirsin etkisi sonucu cok calisma, sinav oncesi donemlerde cok buyuk basarilar getiriyordu zaman zaman.

Yani, psikolojiyi saglam tutup duzenli calisinca istedigim her seyi basaririm dusuncesi hakim oluyordu. Koc’ta okudugum icin acikcasi okulun basinda seviyenin dusuk olacagini tahmin ediyordum. Lakin, okulun ilk haftasi gordum ki seviye inanilmaz dusuktu bekledigimden. Bu bende cok agir bir uzuntu yaratmisti; cunku ne olursa olsun bu insanlarla mi ayni sinifta mi olacagim diye uzuntuye kapildim. Neticede ortada bir emek vardi, ve emegin parayla somurulmesine en birinci dereceden tanik olmak bence bir yikimdi. Halbuki bircok kisi bunu firsata dusurup yuksek GPA yapip cok iyi firmalarla mulakatin kapisini acabilirdi. Mesela, Oliver Wyman 3.5 altini mulakata almiyor ve ben olsam bunu Koc'ta 3.8 yapardim. Koc 3.5 ile Bogazici 3.5 ayni sey degil bence.

Bu yikimi kafamda bir turlu asamadim acikcasi. 3.siniftan sonra yasca olgunlasmaya basladigim icin ve zamanla da sorunlar kafamda hafiften azaldigindan okula alistim diyebilirim. Ama bu gecen surede, maalesef kariyer hirsli kisiler arasinda geride kalmistim. Kapitalizmin disli carklari bana uygun bir disli yaratamiyordu. 2 ve 3.sinifta zar-zor staj buldugumu hatirliyorum.

Aslinda Bilkent ve Odtu Endustri’ye gitmeyi dusunuyordum sonucumdan oturu. Odtu Endustri’ye kanim cok isinmisti, ama Ankara’ya gitmeye gucum el vermedi. Cocukluk cok ilginc bir donem ve o zaman yasadigim tramvalar bende kalici low self-esteem yaratti bu kesin. Umursamaz bir insan olsam cok rahat Ankara’ya gider ve cok mutlu bir universite hayatim olabilirdi.

Koc’u bitirirken fark ettigim sacma bir sey de okulun aslinda imkan olarak cok cok iyi seviyede olduguydu. Girerken yasadigim bu buhranlar aslinda manasiz geldi. Bu aci bir farkina varmaydi ama sanirim is isten gecmisti. Donup bir de bunun icin uzulemezdim. Lakin, okula birinci olmak icin geldigimi hatirliyorum. Hatta biraz bundan dolayi yazmistim Koc’u. Rekabet gorece az ve bolum birincisi top 10 school’a kabul alabilir diye. Ama Hazirlik’ta yasadigim bu sorunlar beni gercekten etkiledi.

Bu sorunlu zamanlarda zaman zaman kendimce oyunlar oynadim. Bazi dersleri kafama gore secip o derslere full konsantre olmayi hedefledim ve nasil bir basari getirecegini dusundum. Bu dersleri en kolaydan en zorlara bolecek sekilde ayirdim. Humanities dersi kolaydi - guzel hocadan ders almistim - ama Game Theory, Akiskan Mekanigi veya Termodinamik zordu. Neticede hepsinden maksimum sonucu aldim. Sonra bir donem Abd’ye exchange ogrencisi olarak gittim. Labor Economics dersini dinlerken zorlaniyordum, 1 hafta kapanip kendimce konuyu ogrenmeye karar verdim. Yine en yuksek skoru aldim. Ales’te de benzer seyi yapmistim ve 50.olmustum, bi boka yaramadi o ayri gerci. Yok yok yaradi, askerligimi erteletecek yuksek lisans icin kabulumu kolaylastirdi. 

4 sene duzenli akademik basariyi getiremeyecek psikolojim olmadigini fark ettim. Cunku, Koc’a ait degildim bu kadar basit. Kimyalarimiz tutmadi. Kesinlikle doganin kimyasi var. Nasil birisine kaniniz isinir sebepsizce, ya da onyargilarimizla genelde baskalari bize ilk basta soguk gelir, onun gibi. Akademik Basari’nin gelmeyecegini anladim ama sakin bir kafayla her seyin maksimum dogrusuna ulasacagimin da farkina vardim. Bu bence cok onemli bir kavrayis. Bunu basaran kisiler de goruyorum cevremde ve ben bu insanlara zeki diyorum. Bence aklin calismasi tek basina yeterli degil, bunun farkina varmak da onemli. Bu arada Koc'ta not ortalamami iyi olacak enerjim olsaydi Biyomedikal uzerine calismak isterdim. Hatta, Mehmet Toner bunun icin cok iyi bir ilham kaynagi oluyor.

Konudan konuya atlamamaya calisiyorum, okudugum bolum de gorece zor oldugu icin - Koc’ta kolay bence - bolume isinamadim. Ama Psikoloji de okusam isinamazdim. Gpa’im dusmesin ve daha kolay is bulayim diye Ekonomi’yle cap yaptim. Boylece istenilen 3 ortalaminin ustunde olmak icin minimum “B” seviyesinde kalicam ve bicak kemige dayana dayana calisicaktim. Ki bu da oldu. 

Sosyal kuluplere de katilmadim. Aslinda kafamda bircok fikir vardi. Management Consulting kulubu acma fikri vardi 1.sinifta. Ama ben ne kuluplerin nasil acildigini biliyordum, ne bunu yapacak enerjim vardi, ne de bunu yapacak arkadasim. 

Okulda depresyona girince o zamanki kiz arkadasimdan da ayrildim. Ayni zamanda en samimi arkadasimdi o zaman. Bu da agir bir yuktu hazirlikta. Bunu asamadigim icin lise arkadaslarimla samimiyetimi azalttim, hatta sonra kestim. Sonra bunun cok buyuk bir yanlis oldugunu fark ettim, ama sadece acisini cekerek hatamin bedelini odedim. Zamanla bu acilar da azalarak bitti. Oldurmeyen sey guclendirdi mi? Bence yanlis bir onerme; oldurmeyen sey size kalici zarar verdi, vucudunuz bunu asacak bagisikliga sahip degil bence. Yan etki olarak asabi bir bireye donustunuz. Belki de disaridan bakinca daha sevimsiz oldunuz. 

Soyle bi sikinti da var, lisede cok sevdigim cok arkadasim vardi. Cidden mezun olurken dusunuyorum, disari cagirdigimda gelecek en az 20 kisi vardi. Daha da ilginci hepsini o zaman cok severdim. Gerci su an gelseler yine konusurum muhtemelen. Universitede boyle bir sey olmadi. Su an disari cagirsam gelecek insan sayisi 5 yoktur. Hatta benim bir ablam oldugunu bilen sayisi da 5 degildir. Bunda ama yasca olgunlastigim donemde universitede okumanin etkisi var. Lisedeki arkadaslarimla birlikte buyuduk. Mesela bir sirkette calissam ve universite ve liseden birileri gelip yardim istese, kesinlikle lisedeki kisiyi sirkete almak icin yardim ederim; cunku hazirlikta yasadigim sokun etkileri olarak okula ait hissedemedim kendimi. Birine asik da olamadim, yani platonik bile olmadi. Kaldi ki Koclu kizlar bence ortalama guzellik bakimindan rahatlikla bir numaradir Turkiye’de. Cok cok guzel anilarimin oldugu zamani dusunuyorum, gercekten hic olmayabilir okulda. Yani var ama cok az. Mesela lisedekiler daha tatli geliyor dusununce. 

Guzel seyler de kazanmadim degil, ilk olarak cok iyi bir Ingilizce ogrendigimi dusunuyorum. Hatta, oyle ki, gecen hafta okudugum bir Almanca yazinin neredeyse tamamini anlayabiliyordum, 7 senedir Almanca gormememe ragmen. Bu da aslinda bu iki dilin grammar olarak birbirine bence benzemesi ve Koc’un bize Ingilizce’yi cok iyi seviyede ogretmesinden. 6 ay Abd’de kaldigimi da belirteyim ama bunun daha cok listening ve speaking icin faydasi oldu bence. Kimseyle gidip akademik seviyede konusmuyorsun. Kaldi ki insanlar exchange’de zamanin 1/3’unde sarhos ve nihai amac belli bir sekilde takiliyor :)

Ingilizce disinda, karakterim de bir sekilde burada aldigim egitimle oturdu. Bu guzel bir egitimdi. Ben kendimce maksimum verimi alamasam da memnunum egitimden. Farkindaligim artti. Son sene Yasayan Kutuphane’de olmamin da etkisi var. Orada cok guzel insanlar tanidim. Sonra bircok seye karsi nasil gereksiz onyargilarla (gerekli onyargi var mi gerci) dolu olan bir hoduk oldugumu fark ettim. Sonra fark ettim ki bu tarz girisimlere taa hazirliktan katilabilirmisim. Neyse…

Ama su da var, simdi bir Bogazici mezunu ornegin, liseyi de Istanbul’da okumussa nerdeyse tamaminin akli calisan ve hossohbet kisilerle oyle ya da boyle bir arkadas grubu olabiliyor ve bu arkadaslik hayat boyu suren bir sekilde ilerliyor. Koc’ta bunu yasayamamak da uzucu oldu. Neticede, arkadaslariniz olmasi size enerji verir ve enerjik olmak bence hayatin her alaninda basarinizi arttirir. Okuldan sonra yasadigim feci kariyer planlamasinda bu eksikliginden bende cok etkisi oldu. Ama her seyin basi self-esteem bence.

Bu arada o kadar lise guzellemesi ve universite kotulemesi yaptim, fakat liseden biriyle konusursam basta bir icsel sok yasayabilirim. Aldigim egitim ve son zamanlarda okuma, yazma, dinlemeye - podcast - cok vakit ayirdigim icin zaten okulun getirdigi bir ego vardi, bu iyice katlandi. Karsimdakine karsi ustten bakma durumu yasayabiliyorum ve bundan rahatsizlik duysam da onune gecemiyorum. Ablam bunun farkinda ve bana zirt pirt Murat hazretleri diyor kinayeli bir sekilde :)

Su an geriye donsem ne olurdum diye de dusunmuyor degilim. Acikcasi ailem babamin da doktor olmasindan mutevellit doktor olmami istiyordu. Insani daha cok anlamayi isterdim. Sozelci veya esit agirlik’tan sinava girecegim de yoktu. Sayisalci olup bunu anlamanin en iyi yolu Psikiyatr olmakti bence. Hem bu kadar uzulecegimi ve ailemin de uzulecegini bilsem Psikiyatr olur, hatta Profluga kadar kasardim. Lisenin son zamanlarindan kalan hirsim hala icimde. Bu yuzden hayatta duzenli olarak ne yaparsam o alanda en iyi seviyeye ulasacagimi biliyorum. Henuz, bu hangi alanda olacak bilmiyorum. 

Ama varsayimlar uzerinden cok konusmanin anlami da yok. Gecmise takilmak insani uzuyor gercekten, biraz da bu yuzden yazdim bu yaziyi. Kendime ders olsun ve onume bakayim diye. Lakin okula baslamadan once San Francisco’da yasama hayalim vardi. Hatta cocuklugumdan beri var bu hayal. Canli gozlerle gordum ve kesinlikle oraya ait olduguma eminim. Su anda bir sekilde oraya yerlesme hayalim var. Kucukken su intro’yu gorup Abd’ye gidecegimi soyler dururdum. Uzun vadede bunun olacagina inaniyorum. 


Simdilik diyeceklerim bu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder