5 Eylül 2016 Pazartesi

Sosyal Medya Uzerine

Mobil Cihaz Uzerinde Sosyal Medya Uygulamalari
Sosyal medya terimi ilk olarak 2009’da kullanilmaya baslanmis. Su hayatta en sevmedigim tanimlamalardan biridir “Sosyal Medya” konsepti. Neleri kastediyorum sosyal medya ile derseniz, hepinizin bildigi Facebook, Twitter, Instagram, Snapchat, Tumblr vs. diye giden uygulamalari.

Oncelikle basitce kelimenin kokenine gidersek, sosyal medya aslinda kolaylikla fark edeceginiz uzere Social Media olarak Ingilizce’de kullaniliyor. Social kelimesinin koku de Socii kelimesinden geliyor. Ilk olarak milattan once 5.yy’da Peninsula Yarimadasi’ndaki Italyan Sehir Devletleri’ni tanimlamak icin kullanilmis. Muteffik anlamina da geliyor. Gunumuzde de daha cok toplumsal diyerek cevirebiliriz bu kelimeyi. Media kelimesi de Medium’un tekil hali. Bu arada bilmeyenler icin bir parantez acarsak, Ingilizce’de bu tarz kelime yapilarina rastlaniyor, ornegin Bacteria - Bacterium, Criteria - Criterium/Criterion.Tdk’ya gore medya, iletisim ortami demek. Birlestirirsek aslinda sosyal medya, toplumsal iletisim ortami olarak cevrilebilir.

Simdi, buradaki sikinti su, toplumsal iletisim ortami sadece teknolojik ekranlarla mi sinirli kaliyor? Dogal yollardan bulusmak, konusmak, kisaca iletismek neden bunun icine girmiyor? Butun bunlar aslinda kapitalizmin agir dayatmasi sonucu insanlara zorla sosyal medya uygulamalarini kullandirmaya yonelik gibi geliyor. Bana sorarsaniz sanal medya tanimi cok daha yerinde olacaktir sosyal medya yerine.

Bu yazida sizlere bu uygulamalarin kullanici sayisi ve ciro-kar-zarar bilgilerini verip acikcasi sizleri biraz bunaltabilirdim de, lakin bu bilgilere kolaylikla Google’dan ulasabilirsiniz diye dusunuyorum. Hem blogumu takip eden kitlenin de pek bu bilgilerin umrunda olacagini sanmiyorum. Benim burada bahsetmek istedigim sey bu uygulamalarin bizler icin kullanim amaci. Kisisel olarak su anda sadece Whatsapp kullaniyorum ve bunu da konusmak istedigim kisilerle iletisim amaciyla kullaniyorum. Whatsapp olmadan yasayabilir miydim diye sorarsaniz, cevabim evet olur; cunku zaten telefonda yazmayi cok sevmiyorum. Arkadaslarim da fark etmislerdir ki ses kaydiyla konusmayi seviyorum ya da yazmaya cok usenirsem zaman zaman ariyorum da. Whatsapp yokken de telefonla insanlar birbiriyle konusuyolardi. Neticede, sosyal medyasiz da hayati surdurebilirim diyerek kendimi avutayim. Tabii, Google’in blogspot uygulamasindan bu yazinin sizlerle bulustugu gerceginin ironik olmasini saymazsak. 

Insanlar sosyal medya araciligiyla yuzlerce kisiyle arkadas oluyorlar. Maksimum 20 civari kisiyle cok samimi olunacagini dusunursek, kalan %90-95’lik kisim aslinda yolda selam bile vermeyeceginiz kisilerden olusuyor. Sosyal medya da burada aslinda hicbir isimize yaramayacak olan bu kisilerin arkadaslariyla bulusmalarini, yemek fotograflarini ya da gezdigini bize haber vermelerini gormemizi sagliyor. Kendi kisisel merakimizi bastiriyoruz boylece. Hayati iskalamiyoruz. 

Facebook Turkiye’de ilk meshur oldugunda ben lise 3’e baslamistim. 2007 Eylul civariydi. Ilkokul arkadasimla kontakta gecmek istiyorum lafi moda olmustu. Simdi bu soylemde soyle bir sikinti var, ilkokulda sinif arkadaslariyla 8 sene okudugumuz dogru. Cocuklugumuzda da bir sekilde onlarin da payi var, dogru. Lakin ilkokulda olanlarin cogu maalesef kisisel gelisim yonunden zamanla gerilerde kaliyor. Ve daha da kotusu bu fark ustel bir sekilde artiyor. Siz liseyi oyle ya da boyle o kisilere gore guzel bir okulda okuyunca gerek bulundugunuz ortam gerekse aldiginiz dersler sizi baska birisine eviriyor. Bir de universitede bunun devam ettigini dusunurseniz, farkin gitgide acildigini fark etmis oluyorsunuz. Kendi adima en verimli zamanlarim universite sonrasiydi ve bundan bahsetmedim bile. Bu yazdiklarimdan dolayi kendimi cok fazla Beyaz Turk gibi gordugumu dusunebilirsiniz ama Turkiye gercekleri boyle hepinizin bildigi uzere. Konunun disina cikip Turkiye gercekleri hakkinda bir seyler karalamaya luzum gormuyorum. Bu noktada, ilkokul arkadasi kavrami hayatimda hos bir sada olarak kaliyor. Yasandi bitti saygisizca diyip geciyorum. Hem su anda bile o zamanki arkadaslarim kafamda bir sablondalar. Ama bu sablon sadece az once saydigim Facebook fotograflariyla sinirli degil. Benim hayalgucum benim aklimdan besleniyor. Aklim da sonsuz derinlikte, sonsuz sekilde onlari kafamda kurgulayabilirim. Facebook bunu belirli stereotypelar ile mavi bir arayuz ile bana sunarsa ben onlari hizli bir sekilde tuketirim. Tipki insanlarin muzigi ve dizi/filmleri de hizli bir sekilde tukettigi gibi. R&B muzik tarzi su an neredeyse tamamen hizli tuketimin elinde mahkum gibi. Butun bunlarin insanlari aslinda kolay kolay begenmeyen birine dogru donusturdugu de cok acimasiz bir gercek.

Son 5-6 yilda teknolojinin hayatimiza ne yonde girdigini de dusunecek olursak, sosyal medya ilerleyen yillarda hayatimizi ele gecirmeye artarak devam edecek. Aslinda 50 sene once 2016 yili icin hedeflenen teknolojinin bir sekilde uzaginda kaldigimizi dusunuyorum. Ornegin, Back To the Future filminde 2011 yilinda ucan arabalar varken, 2016 yilinda hala net bir sekilde ortaya konmus bir ucan araba yok. Bunun bir sebebi olarak, da bahsettigim sosyal medya sirketlerinin cok fazla miktarda kalifiye insangucunu, yani top level yazilimci veya non-technical pozisyondaki kisileri, iyi bir ucret karsiliginda calistirmasi olarak gosterebilirim. Neticede bu kisiler, akademik bir ortamda bulunsa tamamen R&D’ye ayiracaklari zamani Facebook veya diger sirketlerin aboneleri bu uygulamalari 10 saniye daha fazla kullansin diye harciyolar. 

Tabii Sosyal Medya uygulamalari yayginlasan internet kullaniminin da bir sonucu olarak dogdu. Online platformda cok az kullanici olan yerde Facebook'un ne milyar dolarlik degeri ne de bu olcude yatirimi olurdu. Bu noktada maalesef hemen hemen herkesin gorusune kolaylikla erisebiliyoruz. Maalesef diyorum; cunku Turkiye'de ortalama egitim 7,6 sene. Yani Orta 3'un ikinci donemi okulu biraktiginizi dusunun. Hatta bircok apartman universitesi olmasa bu oran 7'nin alti bile olabilir. Daha da ileri gideyim, zaten cok kalifiye insanlar belirli bir zumreyi temsil ediyor zaten. Bunlari cikarirsak 5'e yakinsar diye tahmin ediyorum bu sayinin. Yani ortalama bir Turk insani ilkokul mezunu diyebiliriz. Bu kisinin hayat goruslerini dogrudan gorebiliyoruz. Nietzche'nin su sozunu de anmadan gecmeyelim:

"Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"

Bu kisilerin sosyal medya sayesinde yigin halinde goruslerini ortaya koymasiyla linc dedigimiz durum ortaya cikiyor. Bu yayginlasinca da linc kulturu dedigimiz kavramla tanisiyoruz. Bu yiginlarin 20-30 sene once kendilerine ait dusunceleri yok muydu? Elbette vardi, fakat bireysel olarak muhtemelen kendi dort duvari icerisinde bunu dillendiriyorlardi. Simdi biz bu dusuncelere ulasiyoruz. Onlari goruyoruz ve buna karsi aksiyon aliyoruz. Demokratik bir toplum oldugumuz icin 5 yillik egitime sahip kitle yigin oluyor ve soz hakkina sahip oluyor.

Facebook'ta sadece like butonu olmasi
Son olarak ve bence en kotu yani, bunu daha once de ima etsem de, aslinda Sosyal Medya’nin anksiyete ve depresyon tetikleyici ozellikleri oldugunu dusunuyorum. Insan olarak eger mutsuzsak cok da tanimadigimiz insanlarin mutlu halleri bizi daha da mutsuz yapacaktir. Facebook’ta su ana kadar hickimsenin mutsuz halini paylastigini gormedim. Bilindigi uzere, herkes cok mutlu. E o zaman bu metrobuse filan kim biniyor? Ben mesela metrobuste oldugum zaman bir kisinin bile yuzunun guldugunu gormedim, Ozellikle sabah 7-9 ve aksam 6-8 arasi. Bu mutsuzluk uzerine yapilan 3 adet akademik yayini da asagida linkini koyuyorum. Sunu da soyliyim, eger cok fazla uygulama kullaniyor ve bunu yaparken cok da memnun degilseniz kesinlikle uygulamalari kapatmanizi oneririm. Acikcasi 2016 yilinda Whatsapp disinda hic kullanmadim ve bu kararimdan oldukca memnunum.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder